Antalya’nın Tarihi
Antalya, Türkiyenin güneyinde bulunan en önemli ve büyük turizm kenti olarak karşımıza çıkmaktadır. Akdeniz bölgesinin batısında bulunmaktadır. Antalya’nın sırtında Toros dağları ön plana çıkmaktadır. 1980 yılından sonra turizm alanında hızlı bir şekilde gelişme göstermektedir. Ekonomi bakımından ticaret, tarım ve turizm üzerine kurulmuş bir kent olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok ünlü uygarlığa ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. En çok antik kendi Antalya ilinde bulunarak ön plana çıkmaktadır. Likyalılar, Pamfilyalılar, Lidyalılar, Bizanslılar, Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılar karşımıza çıkmaktadır. Antalya iline bağlı olan Alanya ilinden başlayarak kaş, kalkan, pataraya kadar birçok sebze üretimini de yapmaktadır.
Antalya ilinin en önemli dönemi olarak karşımıza çıkan Hitit devleti ilk etapta Anadolu da kurulmuştur. İlerleyen zamanlarda ise Antalya iline uzanmıştır. Hitit imparatorluğunun yıkılmasıyla birlikte Akalılar bu bölgeye göç ederek yunan mitolojinde söz edilmektedir.
Anadolu Türk beylikleri Anadolu son Selçuklu döneminde 1300 tarihinden sonra İlhanlıların nüfusu altına girmiş bulunmaktadır. Antalya’nın batı uçlarına ise aşiret ve uç beylikleri kurulmaya başlanmıştır. 1511 tarihinde çıkmış olan ayaklanma ile tarihi kaynakları olan Karabıyıkoğlu adı zikredilen ama daha çok şah kulu olarak karşımıza çıkan kişidir. Şah İsmail’in babası Şeyh Haydar’ın halifesine bağlı Hasan Halife’nin oğlu teke sancağında bulunan İstanos bağlı olarak kızıyaka köyünde bulunmaktadır.
1919 tarihlerinde Türk milleti en karanlık dönemlerini yaşamıştır. Birinci dünya savaşına doğru giden bu dönemde askerin ancak 3’te 1’i geri dönebilmiş ve ya kolunu ya da bacağını kaybederek gelebilmişlerdir. Savaş sonrasında imzalanmış olan Mondros ateşkes anlaşması ile Antalya ve çevresi İtalya krallığına kalmış bulunmaktadır. Bu dönemlerde İşgalcilerin Antalya ilinin her bir bölgesi istila edilmekte ve askeri daireleri boşaltarak her yeri yakıp yıkmışlardır.
Antalya ili büyük taarruz döneminde 26 Ağustos da Türk ordusuna karşı saldırıları başlamıştır, 29 Ağustos da Afyonkarahisar Türlerinin eline geçmiştir. Antalya bulunan Türkler bu habere sevinerek örgütlenmeye başlamışlardır. 30 Ağustos Dumlupınar zaferi ile yunan mevkiiler düşmesiyle birlikte Antalya da bayram sevinci yaşandığını söyleyebiliriz. Bir yandan da Antalya ilinin civarında bulunan çiftlikler toplanıp örgütlenmeye başlamışlardır. 11 Eylül de Antalya zafer alayı düzenlenmesiyle halk büyük bir sevinç halinde mutlu günü kutladılar. Cemiyetler ve halk sabahlara kadar fener alayları düzenleyerek kutlamışlardır.
29 Ekim 1923 tarihinden sonra Tür devleti tamamını Antalya kentinde değişimler göstermektedir. Osmanlı dönemin de sancak olarak Antalya Türk Cumhuriyeti döneminde il ünvanını almıştır. 1923 Tarihinde Antalya yavaş yavaş gelişerek cumhuriyetin ilanında sonra hızlı bir şekilde göç alarak büyümeyi başarmıştır. 1974 yılından sonra Antalya ili en gelişmiş turizm kenti olarak karşımıza çıkmaktadır.
Antalya’nın Turistik Yerleri
Antalya ili turizm alanında en gelişmiş illerimiz arasında bulunmaktadır. Birçok turist tatil amaçlı Antalya ilini tercih etmektedir. Antalya’nın birçok gezilecek yerleri ve turistik yerleri bulunmaktadır. Antalya iline gezmek ve tatil için gelenlerinde gezebilecek birçok yeri bulunmaktadır.
- Kaleiçi
Antalya’nın tarihi çekirdek kenti olarak bilinen Kaleiçi semti çeşitli uygarlık dönemlerine tanık olmuştur. Bergama Krallığı dönemin de Kaleiçi’ne birçok konaklama tesisi yapılmıştır. Sahip olduğu tarihi özellikler turistlerin ilgi odağı olmayı başarmıştır. Hadrianus kapısı, Hıdırlık Kulesi, Yivli Minare, Kesik Minare ve Antalya tarihi liman gibi birçok eseri Kaleiçi’nde görmeniz mümkündür.
- Hadrianus Kapısı
Roma İmparatorluk döneminin en ünlü olanı Hadrianus, Küçük Asya gezisi sayesinde Attaleia’ya da uğranmıştır. Onun onurunda Hadrianus Kapısı inşa ettirilerek kent içinde üç kapılar mevkiinde bulunmaktadır. Kapı kent surlarından Kaleiçi’ne geçişini sağlamaktadır.
- Antalya Müzesi
Birinci Dünya savaşından sonra İtalyanlar 28 Mart 1919 yıllarında Antalya’yı işgal ederek eski eserleri toplamışlardır. Bunun üzerine Antalya lisesinde öğretmenlik görevini yapan Süleyman Fikri Bey, Antalya Mutasarrıflığına başvurmuştur. 15 Ekim 1919 yıllarında kendisi fahri asar-ı antika memuru olarak tayin ettirmeyi başarmıştır. Böylelikle müze kurma girişimlerine başlamıştır. Antalya’nın merkezinde bulunan eski eserler Tekkeli Mehmet Paşa Camii karşısında bulunan terkedilmiş Bayraktar Baba Türbesinde toplanarak bir müze oluşturmuştur. Böylelikle Antalya müzesine ilk temelini atmış bulunmaktadır.
- Düden Şelalesi
Antalya’nın Kıyısını şekillendiren falezler, Konyaaltı ve Lara arasında bulunan denizden yüksek bir konum elde etmektedir. Şehrin içinden birçok akarsu falezleri geçerek küçük şelale oluşturmuşlardır. Aynı zamanda Akdeniz derin mavisiyle buluşmaktadır. Bu Şelalelerin en büyüğü aşağı düden şelalesi, 50 metreden gürültü kopararak Lara’dan denize doğru uzanmaktadır. Aşağı düden şelalesinin 15 kilometre uzağında düden şelalesi bulunmaktadır. Antalya merkeze uzaklığı 8 kilometre olarak bilinmektedir. Bir tül gibi dökülen şelalenin suları altında büyük bir mağara bulunmaktadır.
- KEPEZALTI ve KEPEZÜSTÜ Dinlenme Yeri
Şehir merkezine 8-10 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Hafta sonu tatilleri için tercih edilmektedir. Piknik alanı ve hayvanat bahçesi bulunmaktadır. Yan tarafında balık ve pekin ördeği üretme ve yetiştirme alanı bulunmaktadır.
- Güllük Dağı Milli Parkı
Korkuteli ilçesinde Torosların yükseğinde bulunmaktadır. Sarp kayalıklar ile ve kanyonlar ile süslü milli park Akdeniz bitki örtüsünü sergilemektedir. Orman ve makiler ile kaplı olarak karşımıza çıkmaktadır. Alan da dağ keçisi, alageyik, kartal gibi türler de bulunmaktadır. Güllük dağı yamaçlarında Termesos antik kenti milli parkın zenginliği bulunmaktadır. Kentin surlarında ve kalelerinde aynı zamanda kral yollarında gezilebilmektedir. Ayrıca piknik ve kamp yerleri de bulunmaktadır.
- Termesos
Antalya’nın merkezine 34 kilometre batısında bulunmaktadır. Günümüze kadar gelen yazıtları Termesosların kendilerini Solym halkı diye tanıtmaktadır. Strabon da bulunan halk Sloym dili ile konuşmaktadır. Kendin tam olarak ne zaman kurulduğu bilinmemektedir. Kentin öne çıkanları arasında zemini taş bloklarla kaplı 3 sütunlu galerilerle çevrili agorası bulunmaktadır.
- Köprülü Kanyon Milli Parkı
Antalya’nın sınırları içerisinde yer alan ve şehir merkezine 85 kilometre uzaklığında Köprü çay üzerinde bulunan köprülü kanyon milli parkı, blok kayalardan oluşarak yüksek duvarlarıyla Anadolu’nun heybetli kanyonlarından olmuştur. Uzunluğu yaklaşık 14 kilometreyi bulmaktadır. Çam, köknar, ardıç ve sedir ağaçlarından oluşmaktadır.
- Kurşunlu Şelalesi
Isparta Antalya yolu üzerinde 7 kilometre sonrasında yer alan bir şelaledir. 18 metre yükseklikten oluşmaktadır. 1991 tarihinde hizmete açılmıştır. Zengin bitki örtüsüyle kaplı kurşunlu şelalesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
- Sillyon
Antalya ve Alanya yolu üzerinde 33 kilometre sonrasında soldaki yoldan kilometre gidildiğinde Sillyon ketine ulaşmanıza mümkündür. Ulaşılması güç bir yerde bulunan Sillyon, Pamphylia kentleri arasında ön plana çıkamamaktadır. Korunaklı konumu sebebiyle gamizon kurulmuştur ve böylelikle Büyük İskender’e karşı koymuşlardır.
- Selge
Manavgat ilçesine bağlı Serik köyünün 3 kilometre batısında bulunmaktadır. Toros Dağlarının eteklerinde ulaşılması güç bir yere kurulmuştur. Etrafında su kaynağı dahi bulunmamaktadır. Aspendos örneklerine benzetilen sikkeleriyle Pisidia bölgesinin en erken sikke basan kenti olarak ön plana çıkmayı başarmıştır. Kente giderken karşımıza Köprü çay aktığı derin vadileri aşan Roma köprüsü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu köprü ilk günkü gibi sağlam durmaktadır. Bu köprüyü aşan Altınkaya köyüne ve Selge’ye ulaşmaktadır. Tepenin üzerine kurulu olan kentin en sağlam yapısı olarak tiyatro karşımıza çıkmaktadır.
Bir önceki yazımız olan İstanbul’un Tarihi Ve Turistik Yerleri başlıklı makalemizde istanbul turist yerleri, istanbul turistik yerler nerede ve istanbul turistik yerler resimli hakkında bilgiler verilmektedir.
